HÜMİK MADDELER |
Genellikle sarıdan siyaha
değişebilen renklerde bulunabilen, molekül ağırlığı yüksek ve dayanıklı maddeler
olarak karakterize edilen hümik maddeler; doğal olarak oluşan heterojen organik
maddelerin genel bir sınıfıdır. Hümik maddeler; suda, toprakta, sedimentlerde,
turbalarda ve düşük ranklı (genç) kömürlerde bol miktarda bulunan bileşiklerdir.
Bitki dokularının bozuşmasından ve mikrobiyal metabolizma-katabolizmadan veya
her ikisinden rasgele bir şekilde oluşurlar. Dolayısıyla bu doğal maddeler;
yüksek derecede heterojen, kimyasal olarak reaktif, fakat bunun yanında son
derece dayanıklı moleküllerin kompleks ve amorf bir karışımdır.
Hümik Maddelerin
Sınıflandırılması
Hümik maddeler, sulu ortamda farklı pH değerlerindeki çözünürlüklerine göre
genellikle 3 fraksiyona ayrılır:
1. Hümik Asit (HA): Seyreltik alkali çözeltide çözünen, fakat
bazik ekstaktraktın asitlendirilmesi ile çöken fraksiyondur.
2. Fulvik Asit (FA): Asitlendirilmiş sulu ekstraktta çözünmüş
olarak kalan hümik madde fraksiyonu olup, hem asidik hem de bazik sulu ortamda
çözünür.
3. Hümin (HU): Seyreltik asit ve bazlar ile ekstrakte
edilemeyen hümik madde fraksiyonudur [1].
Mevcut verilere [2] göre FA, HA ve HU’nun kimyasal
yapısı, bazı fonksiyonel gruplardaki farklılıklara rağmen birbirine benzerlik
gösterir. Fakat bunlar arasında FA ve HA, tarımda faydası en fazla olan
fraksiyonlardır.
Hümik Maddelerin
Kimyasal Yapısı
Hümik maddeler üzerine yapılan yoğun ve kapsamlı çalışmalara karşın, bu maddeler
doğadaki en az anlaşılabilmiş maddeler arasında yer almaktadır
[1]. Yaşamın devamı için hümik maddelerin rolü
tartışılmaz olmasına karşın, temel kimyasal yapıları ve reaktivitelerine dair
bilgiler hala yeterli değildir [3], fakat yapıdaki
fonksiyonel gruplar ve bu grupların reaksiyonları yeterince bilinmektedir. Bu
da, hümik maddeler ile ilgili çalışmaları kısmen kolaylaştırmaktadır.
Kimyasal olarak hümik moleküller; fonksiyonel gruplar ihtiva eden alifatik
ve/veya aromatik zincirlerden meydana gelmiştir. Yapıdaki bu fonksiyonel
grupların bağlandığı bölgeler ve bunların sayısı, hümik maddenin meydana geldiği
şartlara bağlıdır. Çeşitli kaynaklardan elde edilmiş hümik maddelerin elementel
içerikleri ve reaktiviteleri farklılık gösterir. Farklı mekanizmalarla
oluşmalarına rağmen, farklı kaynaklardan elde edilen hümik maddeler aynı
kimyasal madde sınıfının üyeleri olarak kabul edilirler
[4]. Geçmişte, hümik maddeler için birçok model yapı önerilmiştir, fakat
bunlar ancak ortalama bir yapı olarak düşünülebilir.
Hümik maddelerde; COOH, fenolik –OH, enolik –OH, alkolik hidroksil, kinon,
hidroksikinon, lakton ve eter gibi birçok fonksiyonel grubun bulunduğu
bildirilmiştir [2]. Bunlardan başka; az miktarda da
olsa azotlu, kükürtlü ve fosforlu fonksiyonel gruplar ve köprüler de
bulunabilir. |
Aşağıda, hümik asit için
önerilmiş model bir yapı görülmektedir: |
 |
Hümik maddelerdeki ana elementler; karbon ve oksijendir. Toprak kaynaklı hümik
asitlerde C içeriği % 53.8-58.7 aralığında değişirken, kömürden elde edilenler
için bu değerin biraz daha yüksek olduğu bildirilmiştir. FA’daki C içeriği daha
düşük (genellikle %40.7-50.6 aralığında), fakat O içeriği daha yüksektir (%
39.7-49.8 aralığında) [2]. Geriye kalan kısım ise;
% 3.2-7.0 H, % 0.8-4.3 N, % 0.1-3.6 S ve % 3.0’a kadar P’ dur. Hümik maddenin
kaynağına bağlı olarak, literatürlerde verilen elementel içerikler değişir.
HA ve FA’teki fonksiyonel gruplardaki temel fark; hümik asitteki görece düşük O
içeriğidir. Diğer taraftan, HA’daki kinonik C=O gruplarının içeriği FA’dakinden
fazla olmasına karşın, FA’daki ketonik grupların sayısı daha fazladır. Diğer bir
fark ise; Fulvik asitteki hemen hemen tüm oksijenlerin bilinen fonksiyonel
gruplarda (COOH, OH, C=O) bulunuyor olmasıdır. Hümik asitteki oksijenlerin büyük
bir kısmı, çekirdek yapının bir bileşeni (eter veya ester bağları gibi) olarak
bulunur.
Hümik Maddelerin Etkileşmeleri:
Hümik maddeler, yapıları gereği apolar, polar, iyonik ve iyonlaşabilen türler
ile etkileşebilir. Bu etkileşmelerin derecesi birbirinden farklı olup, ortamın
şartlarına bağlı olarak değişir. Hümik maddelerin en çok incelenen
etkileşmeleri, metal iyonları ile olanlarıdır. İyon-hümik madde etkileşmeleri
ile ilgili çalışmalar, hem zirai, hem de çevresel amaçlar için son derece
önemlidir. Tek değerlikli katyonlar başlıca, karboksil tuzlarının oluştuğu basit
katyon değişimi ile tutulurken, çok değerlikli katyonlar organik moleküller ile
koordine bağlar oluşturarak tutulurlar. Fonksiyonel grupların metal iyonlarıyla
etkileşme eğilimi için aşağıdaki gibi bir sıra verilebilir. |
Bununla birlikte;
yüksek O içeriğinden dolayı, metal iyonları tercihen O içeren gruplar, özellikle
de enolat ve karboksilat grupları, vasıtasıyla hümik maddeye bağlanır.
Ayrıca; hümik maddeler ile organik bileşikler arasındaki etkileşmeler de
incelenmiştir. Hümik maddelerde serbest radikallerin bulunuşu, pestisitlerin
kimyasal olarak dönüşümlerini kolaylaştırır. |
 |
Hümik Madde Kaynakları
Hümik maddeler, toprakta, sedimentlerde ve sularda hem çözünür hem de çözünmeyen
formlarda yaygın bir şekilde bulunur. Hümik maddeler için en çok bilinen
kaynaklar linyit ve Leonardite’dir. Bunlar, hümik maddelerin milyonlarca yılda
doğal olarak biriktiği kaynaklardır. Leonardite ve Linyit’ten elde edilen hümik
asitlerin molekül ağırlığı ve çözünürlüğü farklılık gösterir. Leonardite’den
elde edilen hümik asitlerin çözünürlüğü Linyit’ten elde edilenlerinki ile
kıyaslandığında daha yüksektir, bu nedenle Leonardite, hümik asitler için daha
avantajlı bir kaynaktır. Buna ilaveten, Leonardite’deki hümik asit içeriği
Linyit’tekinden genellikle daha yüksektir. Diğer taraftan, Leonardite’nin fulvik
asit içeriği de Linyit’inkinden daha yüksektir. Fulvik asit; daha düşük molekül
ağırlığı ve daha yüksek oksijen içeriği ile hümik asitten farklılık gösteren
hümik madde sınıfıdır [6]. Bu nedenle, hümik asit ile kıyaslandığında, bitki
gelişimi ve büyümesinde fulvik asit daha etkilidir. Ko-HuMax Plus,
fulvik asit içeriği yüksek olan Leonardite’den elde edilmiş hümik maddeler
içerir. Bu da; ürünümüzü etkili kılan ana nedenlerden bir tanesidir.
Hümik Maddelerin Bazı Çevresel Etkileri
Hümik maddeler toprakta hayati roller üstlenir. Bu maddeler, katyonlar ile
mineral tanecikler arasında kararlı köprüler oluşturarak verimli topraklarda
görülen tanecikli yapılar meydana getirir. Bu tanecikli yapılar, su ve havanın
toprağın en üst katmanından geçmesine olanak tanır ve böylece bitkilerin
gelişiminde ilerleme kat edilir. Hümik maddeler ayrıca, yüksek miktarda su tutma
kapasitesine sahip olup, kısa süren kuraklık dönemlerinde depoladığı suyu
bitkilere verir. İyon tamponları olarak rol alan karboksil grupları ile, daha
düşük derecelerde bu rolü üstlenen fenolik ve amino asit grupları ayrıca
hidronyum iyon tamponları olarak da rol alır ve böylece bitkisel ve mikrobiyal
gelişmeye olanak tanıyan kararlı pH aralıkları meydana getirir.
Hümik Asitlerin Faydaları:
• Mikro besinlerin Transferi |
Hümik asit, bazı
şartlar altında pozitif yüklü iyonları tutma ve ortam şartlarının değişmesiyle
salabilme özelliğine sahiptir. Bu işlemde, tutulan metal iyonunun
bulunabilirliği ve hümik aside önceden tutunmuş metal iyonu ile yer
değiştirebilme özelliği önemli rol oynar. Pozitif yüklü iyonların tutulma ve
salınma işlemine katyon değişimi adı verilir. Hümik asitler bu özellikleri ile
mikro besin maddelerini bitki köklerine taşıyabilme gibi önemli görevleri yerine
getirir. Bu mekanizma tam olarak anlaşılamamış olmasına rağmen, bazı bilim
adamları bitkilerin suyu absorbe etmesi esnasında, mikro besinleri bünyesinde
adsorbe etmiş çözünmüş haldeki hümik asit molekülleri kök sistemine yaklaşır.
Kök sistemi negatif yüklü olduğundan, hümik asidin negatif bölgelerine tutunmuş
mikro besinler hümik asitten ayrılıp kök sistemindeki membranlara geçer. Ayrıca;
bazı bilim adamları, kısa zincirli hümik asitlerin (özellikle de fulvik
asitlerin), adsorbe ettikleri mikro besinler ile birlikte bitki tarafından
alındığını ve metabolizmada çeşitli roller üstlendiğini düşünmektedir.
|
|
• Toprağın Su Tutma
Kapasitesini Arttırma
Hümik asit toprağın su tutma kapasitesini arttırır. Bu, özellikle kil
oranının düşük olduğu kurak bölgelerde ve kumlu topraklarda önemlidir. Çünkü; bu
tür toprakların suyu tutma kabiliyeti son derece düşüktür. Su; polar ve
elektrikçe nötr bir molekül olduğundan, molekülün oksijen ucu iyonlara zayıfça
bağlanır. Bu durumda molekülün hidrojen ucunda kısmi bir pozitif yüklenme
meydana gelir ve bu kısmi yük komşu su moleküllerinin oksijen ucu ile
etkileşerek aralarında bir bağ meydana gelir. Bunlar genellikle hidrojen bağları
veya köprüleri olarak isimlendirilir. Bu bağlanmalar sonucunda, suyun sistemden
ayrılması zorlaşır. Su molekülleri aynı zamanda hümik asitlerde bulunan
hidroksil ve karboksil gruplarıyla da etkileşerek tutulur.
|
|
• Mikroorganizmaların
Uyarılması
Hümik asit; bir fosfat ve karbon kaynağı olarak canlı organizmaların
çoğalmasını teşvik eder. Ayrıca bu organizmalara, koloniler oluşturabilecekleri
bölgeler de sunar. Katalizör olarak rol alan enzimler salgılayan bakteriler
çözünmeyen kalsiyum fosfattan kalsiyum ve fosfat, çözünmeyen demir fosfattan da
demir ve fosfat açığa çıkartırlar. Hümik asidin varlığında bu elementlerin
iyonları hümik asit tarafından, söz konusu bakterilerin daha az
faydalanabileceği bir formda tutulurlar. Bu durumda bakteriler, hem hümik asit
hem de bakteriler “doyuncaya” kadar tekrar tekrar enzim salgılamaya devam
ederler ve böylece ortamda bol miktarda kalsiyum, demir ve fosfor bulunmuş olur. |
|
• Tohum Çimlenmesi
Hümik asit hem suyu hem de besinleri taşıdığından, tohumun çimleneceği uygun
şartları sağlar. Hümik asit varlığında tohum çimlenme hızının artmasının
yanında, çimlenen tohum oranında da artış gözlenir. Böylece; hem tohum
maliyetinden hem de kullanılabilir alandan tasarruf sağlanmış olur. |
|
•
Gübrelerin ve
Herbisitlerin Etkisini Arttırma
Hümik asit gübrelerin
içerdiği aktif maddeleri adsorbe ederek bunların bitkiler tarafından daha uzun
süre kullanılmasına olanak tanır. Gübrelerdeki minerallerin sulama ve yağmur
suları ile topraktan yıkanmasını yavaşlatır ve dolayısıyla gübre maliyetini
düşürür. Ayrıca; son zamanlarda yapılan çalışmalar ile hümik asitlerin,
herbisitlerin etkisini arttırıcı özelliğe sahip olduğu kanıtlanmıştır. |
|
REFERANSLAR
[1] Piccolo, A., 1996. In: Humic Substances in Terrestrial Ecosystems. A.
Piccolo (ed.). Elsevier, Amsterdam, pp. 225-264.
[2] Stevenson, F.J., (1994) Humus Chemistry: Genesis, Composition and Reactions.
2nd ed. Wiley Interscience, New York.
[3] Piccolo, A., 2001. Soil Sci. 166, 810-832.
[4] MacCarthy, P., (2001). In: E.A. Ghabbour, G. Davies (Eds.) Humic Substances:
Structures, Models and Functions. Royal Society of Chemistry, Cambridge, UK, pp.
19-30.
[5] H.R. Schulten, M. Schnitzer, Naturwissenschaften, 80, 29, (1993).
[6] Gezici, O., Bazı Hümik Asitlerin Katı Faz Ekstraksiyon Sisteminde
Kullanılması, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Konya, (2004). |